Çalışanların Büyük Göçü Başlıyor mu?

İlker Güneş
5 min readDec 5, 2021

--

2021 yılında Amerika’da bir ayda istifa eden çalışan sayısı 4 milyon.

Yanlış duymadınız 4 milyon!

Covid-19 sırası ve sonrasının yol açtığı / açacağı düşünülen bu durum 1929'daki Büyük Buhran’ın (Great Depression) farklı bir versiyonu olan Büyük İstifa ( Great Resignation) dönemi olarak adlandırılmış bile. Kasım sonu itibariyle yaklaşık 10.9 milyon açık pozisyon şu anda yeni çalışacak adayları bekliyor. Ama asıl kafa yorulması gereken konu bir çalışanı işe almakta değil şirket içerisinde tutabilmek ve mutlu edebilmekte.

Yaklaşık 9 milyondan fazla kişiyle yapılan bir araştırmaya göre bu istifaların temelinde 2 temel eğilim söz konusu;

1-Kariyerlerinin ortasında olan çalışanlar buradaki en büyük yüzdeyi oluşturuyor.

Yaşları 30–45 aralığında olan çalışan grubu, geciken terfi süreçleri, şirketlerin önlem amaçlı çalışan azaltma politikalarından kaynaklı iş yüklerinin artması ve alternatif sebebiyle hedeflerini yeniden değerlendirme ihtiyacı hissetmektedirler.

2-İstifaların çoğunluğu teknoloji ve sağlık sektöründen geliyor.

Pandemi sebebiyle aşırı talep alan bu iki sektörde aşırı iş yükü ve tükenmişlik sebebiyle istifaların arttığı gözlemleniyor. Finans ve imalat gibi benzeri sektörlerde istifalar mevcut seviye ve altında devam ederken artan talep sebebiyle çok daha fazla çalışma alternatifi ve uzaktan çalışma şansı olan teknoloji, e-ticaret gibi sektörlerde bu oranın ortalamanın çok üstünde olduğunu söyleyebiliriz.

“Yeni dünya düzeninde çalışmanın tanımı değişiyor”

Çalışanların bu kadar kolay istifa edebilmesi ve şirketler arası transfer rakamlarının normalin çok üzerinde bir oranda seyretmesinin bir sebebi de dünyanın çalışma düzeninin artık başka bir noktaya evrilmesi. Yoğun toplantı takvimleri, ekranların duygusuzluğu ve hislerin robotlaşması sebebiyle bir yere ait olma duygusunu kaybeden insan psikolojisi, karşısına çıkan ilk beklenmedik durumda çatırdayan bağlılık anketlerinin arasından yeni iş ilanlarına göz atmaya başlıyor.

Kimlerin kaybetme ihtimali daha yüksek?

Gelecekteki potansiyel riskleri ısrarla görmek istemeyenler, konfor alanlarına sığınıp büyük aksiyonlar almaktan korkanlar, çalışanları dinlemek ve anlamak yerine “bu şirketin bir adı var, isteyen kalır, isteyen gider” diyenler, çalışan bağlılığına ve elde tutmaya yatırım yapmak yerine eski kafa insan yönetim modellerini uygulamaya devam edenler, insan yönetimi konusunda 2019 yılında ne yapıyorlarsa 2021 ve sonrasında da aynı şeyleri yapmaya çalışanlar, çalışanlar ile ilgili alınacak kararları finansal büyümelere teslim edenler, cesur kararlar almak yerine sessiz kalıp süreci uzaktan izlemeye çalışanlar, bu giderse yenisi gelir diyerek sorunu görmezden gelenler, yönetici seçimleri yaparken insan psikolojisinden uzak ve empati ihtiyacı olan yöneticileri terfi ettirenler bu süreçlerde kısa ya da orta vadede ne yazık ki kaybetmeye mahkum olacaklar.

Peki neler yapabiliriz?

Çalışan dünyasında bir rönesans ihtiyacının olduğu açık. Bu rönesansın birinci ve en önemli amacı da elde tutma stratejisininin arkasını güçlendirmek olmalı.

1- Ne kadar büyük bir problemimiz var?

Öncelikle ortadaki sorunu görmezden gelmek yerine kendi bulunduğunuz sektör açısından boyutlarını anlamanız gerekiyor. Hangi departmanların daha riskli durumda olduğunu ortaya çıkarmak ve sorunun ihtimaller dahilinde nelere sebep olabileceğini rakamlarla ortaya dökmek çok önemli. İşten ayrılmaların temel işleyişimize ve stratejik işlerimize olan etkisi net olarak hesaplanmalı.

2- Ana sebepler neler?

Çalışanlar şirketlerin kendilerine iyi gelen özelliklerine tutunmaya çalışırlar. Bu aidiyet duygusu, ait olma çabası insanın doğasında olan bir ihtiyaç. Tutunmak için öncelikle ekip arkadaşlarına, yöneticilerine, çalışma ortamına bakan çalışan bunlardan tatmin olmazsa bu sefer daha somut ve duygusuz olan maaş, zam, prim gibi konulara odaklanmaya başlar.

Çalışan memnuniyet anketlerinde maaş / zam / yan haklar sebebiyle bağlılık notunun düşük olduğu durumların arkasında her zaman daha büyük sıkıntıların olduğuna inanmışımdır. Tutunacak bir şeyi kalmayan insanların son çaresi somut nedenlere tutunmaktır.

Çalışanların maaşları, zam oranları, terfi modelleri, yönetimdeki keskin hamleler, performansın doğru ölçülmemesi, stratejideki belirsizlikler, bir hikayelerinin olmaması, anlamsız kurallar, kötü yöneticiler, karar alamayan şirketler, rakiplerdeki iyi uygulamalar gibi sebepler bu dönemde çalışanları oldukça yormaktadır.

3- İnsan Kaynakları Devrimini Gerçekleştirin!

Photo by Nick Fewings on Unsplash

Sorun insan kaynağını yönetme şekli değil sistemin kendisi. Önümüzdeki dönemlerde de göreceğiz. Köklü şirket diye bir tanım olmayacak artık. Değişime ayak uyduramayan bu dünyanın bir parçası olamayacak. 3–5 yıl önce adını duymadığımız şirketler bugün Türkiye’nin ya da dünyanın en değerli şirketleri haline geliyor.

Yapmamız gereken şu ; tüm rakamlar ve kök sebepler elimizdeyken bu işi mevcutta yürüyen bir iş olarak ele almak yerine şirketin en önemli strateji ve inisiyatiflerinden biri haline gelmesini sağlamaktır. Ve bu güçle yeni dönemde çalışanlarınıza anlatacak hikayeler verecek yepyeni bir insan kaynağı yönetim modelini hayata geçirmektir.

4-Yeni organizasyonel çalışma modellerini deneyin / hayata geçirin

Hiyerarşik modellerden, eski tip yönetim dünyasından uzaklaşıp, dahil eden, çalışanı işin içerisine alan, aynı dertle dertlendiren, aynı başarıyla sevindiren ve gerçekten çevik çalışan ekipler yaratın. Freelance çalışan modelleri gibi yenilikçi çalışan modellerini şirket içerisinde uygulayın. Çalışanlara kariyerlerinde uzman olarak kalacak bir vaat yerine daha geniş açıdan bakabilecekleri, farklı iş kollarında da uzmanlıklar kazanabilecekleri bir bakış açısı sağlayan çalışan dönüşüm programlarını hayata geçirin.

5-Doğru Lidere Emanet Edin

Çalışanlarınızı dahil eden / geliştiren, kararları fikir birliği ile alabilen, inisiyatif veren, operasyonu değil inovasyonu tetikleyen liderlere emanet edin. Karar alamayan, sürekli çalışanlarını belirsizlik içerisine sürükleyen, başarıyı sahiplenen başarısızlığı ekiplere yıkan liderler şirketlerin organizasyonlarını da yıkarlar. Liderlik yaptıkları ekipleri hikayenin bir parçası değil hikayenin kendisi yapan liderler geleceğin şirketlerinde önemli roller oynayacaklar.

Hızlı Karar Alabilen Yapılar Kurun: İnovasyonu Artırın

Ford vs Ferrari filminde çok dikkatimi çeken bir sahne olmuştu. Ford firmasını Ferrari’yi geçecek bir yarış arabası yapmaya ikna etmek için bir hazırlık yaparak Henry Ford’un ofisine gelen Carroll Shelby ona şunları söyler;

“…dışarıda beklerken şu kırmızı dosyanın size gelene kadar 4 farklı kişinin elinden geçtiğini gördüm. tabii bir de dosya 19. kata çıkana kadar herhalde en az 22 farklı çalışandan daha geçmiştir. yanlış anlamayın ama bir yarışı komiteyle kazanamazsınız.”

Yarışı kazanmak istiyorsanız sisteminizi değiştirin!

Hiyerarşiye yönelik karar alma mekanizmaları şirketlerin en büyük virüslerinden birisidir. Karar alma mekanizmalarının en alttan en üste kadar uzanması orta ve üst düzey yöneticileri değersiz kıldığı gibi çalışanların ve ekiplerin ortaya çıkardığı proje yada iş geliştirme fikirlerine olan hevesleri kırarak yine belirsizlikler ortaya çıkaracak bu da çalışan motivasyonunu düşürerek sorunlarınıza bir yenisini daha ekleyecektir. Aşırı kontrol odaklı süreçler, işin tüm paydaşları ile yapılan 1500 kişilik karar toplantıları, tam ilerleyecekken üst düzey yöneticilerden birinin bunu bir de bize anlatın isteği, kalabalık takvimlerde yer bulma çabaları ve sonsuz onay mekanizmaları ile şirketinizdeki çalışanları bir hikayeye inandırmanız üzgünüm ama çok zor.

Asıl problemi görmezden gelip sorunlara yama yapan çözümler üretmeye çalıştıkça yeni fikirlerden nasıl uzaklaştığımızı, çalışan bağlılığının nasıl azaldığını, yüksek kıdemli çalışanlar tarafından tercih edilen konforlu bir çalışma ortamınızın olduğunu, şirketinizde işe yeni aldığınız deneyimsiz çalışanların hızla alternatifleri değerlendirdiklerini görmek çok da uzak bir ihtimal olmaz.

Yeni dönemde hangi yoldan gideceğiniz, büyük ya da küçük gemilerinizi hangi yöne doğru çevireceğiniz sonraki beş yılınız için oldukça kıymetli olacak. Sizin dışınızdaki dünyada metaverse, dijital ürünler, blockchain, dijital para vb inovatif teknolojileri konuşuluyor, bazı tasarım şirketleri nft ile milyon dolarlar kazanıyorken siz hala günü kurtaran işlerin sunumlarını yapıyorsanız ciddi anlamda düşünme vaktidir.

Yarışı kazanmak istiyor musunuz?

--

--